Günümüzde kanser hem
dünya hem ülkemiz için ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır.
Dünya genelinde yaklaşık her 6 ölümden biri, ülkemizde ise her 5 ölümden biri
kanser nedeniyle gerçekleşmektedir.
Kanserden ölümlerin
yaklaşık üçte biri; tütün kullanımı, yüksek beden kitle indeksi (fazla kilolu
ya da şişman/obez olma), meyve ve sebzeden fakir beslenme, yetersiz fiziksel
aktivite ve alkol tüketimi gibi başlıca beş davranışsal ve beslenme ile ilgili
risk faktöründen kaynaklanmaktadır. Oysa günümüzde kanserlerin %30-50’ye yakınının,
risk faktörlerinden kaçınma ve mevcut kanıta dayalı önleme stratejilerinin
uygulanması yoluyla önlenebilir durumda olduğu bilinmektedir. Ayrıca, erken
tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi edilmişse birçok kanserin iyileşme
olasılığı da yüksektir.
Dünya Kanser Günü ilk kez
2005 yılında, ülkemizin de yakın işbirliği içerisinde olduğu Uluslararası
Kanser Kontrol Örgütü (UICC) tarafından düzenlenmiştir. Her yıl 4 Şubat Dünya
Kanser Gününde Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) ve ortak kuruluşların
birlikte yürüttüğü, milyonlarca ölüme neden olan ve pek çoğu önlenebilir olan
bir hastalığa karşı toplumsal bilinci artırmak amacıyla tüm dünyada kampanyalar
düzenlenmektedir. UICC’nin yeni üç yıllık teması “kararlıyım ve yapacağım”
olarak belirlenmiş olup 2018’de başlatılmıştır. 3 yıl sürecek “kararlıyım ve
yapacağım” kampanyasının orta noktası olan 2020 yılı, bireysel kararlılığı
güçlendirici bir eylem çağrısıdır ve geleceği etkilemede bugünden eyleme
geçmenin önemini vurgular. Dünya Kanser Günü; yankı uyandırmayı, değişim
aşılamayı ve farkındalık gününün geçmesinden çok sonraları da sürdürülecek bir
eylemi harekete geçirmeyi amaçlayan bir kampanyadır.
Uluslararası Kanser
Kontrol Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kanser alanında yoğun çalışmaları
bulunan uluslararası saygın kuruluşlar, kim olursa olsun herkesin küçük ya da
büyük eylemlerinin, uzun vadeli, olumlu değişimlere yol açacağını ifade ederek
kişileri kanserleri önleme yolunda şu risk faktörlerinden kaçınmaya davet eder:
- Sigara ve dumansız
tütün ürünlerini de içeren tütün kullanımı
- Fazla kilolu veya obez
olmak
- Düşük meyve ve sebze
alımını içeren sağlıksız beslenme
- Fiziksel aktivite
eksikliği
- Alkol kullanımı
- Cinsel yolla bulaşan Human
Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonu
- Hepatit veya diğer
kanserojen enfeksiyonlara maruziyet
- İyonlaştırıcı ve
ultraviyole radyasyon maruziyeti
- Kentsel hava kirliliği
- Katı yakıt kullanımından kaynaklanan iç mekan
dumanı
Ülkemizde DSÖ önerileri ile kayıt, önleme, tarama ve
tedavi çalışmalarını bir arada barındıran
Ulusal Kanser Kontrol Programı 2008 yılından itibaren yürütülmektedir.
Tütün
kullanımı, kanser gelişimi yönünden en önemli risk faktörü olup kansere bağlı
ölümlerin yaklaşık %22’sinden sorumludur. Akciğer kanserinin yanı sıra
özefagus, mesane, böbrek, pankreas, mide, serviks (rahim ağzı) kanserlerinden
de sorumlu olduğu bilinen tütün kullanımı, hangi yaşta olursa olsun terk
edildiğinde kişinin yaşam kalitesi ve yaşam süresi üzerinde anlamlı bir fark yaratmaktadır.
Bu risk faktöründen kaçınmada en önemli stratejiler; özellikle genç yaştaki
bireylerin maruziyetinin engellenmesi, hangi yaşta olunursa olunsun bırakma yönünde
irade beyanında bulunanların ilgili sigara bırakma merkezlerine
yönlendirilmesi, dumansız olması nedeniyle herhangi bir risk içermediği gibi
yanlış algıya neden olan elektronik sigara gibi ürünlerin riskinin anlatılarak
toplumda bilincin yükseltilmesine yönelik eğitsel faaliyetlerin
gerçekleştirilmesi olacaktır.
Obezite
ve kanser ilişkisine dair yapılmış çok sayıda epidemiyolojik çalışma obezitenin
kansere neden olmasının yanı sıra kanser tedavisine yanıtın azalmasına,
hastalık seyrinin bozulmasına ve artmış ölüm oranlarına neden olduğunu da
ortaya koymaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, sağlıklı bir kiloyu korumak ve
fiziksel olarak aktif olmakla bağırsak, meme, rahim, yumurtalık, pankreas,
yemek borusu, böbrek, karaciğer, safra kesesi kanserlerinin gelişim riski
önemli ölçüde azaltılabilmektedir. Yaşam tarzı değişiklikleri (örneğin günlük
30-40 dakikalık yürüyüşler, liften zengin meyve sebze ağırlıklı beslenme gibi)
ile kansere karşı anlamlı risk azaltımı sağlanması mümkündür.
Sindirim
ve boşaltım sisteminin farklı türde kanserleri ile ilişkisi olduğu ispatlanmış
olan alkol tüketimi, kanser gelişim riskini azaltmada bireysel farkındalık ve
çaba ile önemli oranda önlenme şansına sahiptir.
Dünya
genelinde en sık izlenen kanser türü olan cilt kanserine yönelik alınacak
önlemler (Güneşin ultraviyole ışınlarına maruziyeti azaltacak şekilde uygun
şapka, gözlük, güneş kremi, koruyucu giysiler kullanılması, güneş ışınlarının zararlı
etkilerinin en yoğun hissedildiği saatlerde doğrudan bunlara maruz kalınmaması
gibi) ile anlamlı risk azaltımı sağlanabilmektedir.
Kansere
yol açabildiği ispatlanmış kimi kanserojenlere maruziyetin söz konusu olduğu
meslek gruplarında çalışanların iş sırasında koruyucu bariyer (maske, tulum,
önlük, eldiven gibi) kullanması da kanseri önlemede önemli bir strateji olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Sonuç
itibariyle; kansere yol açabileceği kanıtlanmış risk faktörlerinin farkına
vararak, bunlardan korunmada bireysel ve toplumsal bazda yapılacaklar konusunda
bilgilenerek, önleme çabalarını kararlılıkla sürdürerek ileri dönemlerde daha
da büyük bir toplumsal yük haline gelmesi beklenen kanserle savaşımda önemli
kazanımlar elde edileceğine şüphe yoktur.
Kararlıyım ve Yapacağım
Bazı
kanserlerin erken uyarı işaretlerini tanımak düşük maliyetlidir ve çoğu durumda
herhangi bir özel teknoloji gerektirmez. Her birimiz vücudumuz için neyin
normal olduğunu bilme ve olağandışı değişiklikleri tanıma konusunda doğru
bilgileri tüm sağlık kuruluşlarımızdan özellikle birinci basamak sağlık
kuruluşlarımızda (Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) ,
Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) ve Aile
Sağlığı Merkezlerinde (ASM)) çalışan sağlık çalışanlarından alabiliriz.
Artan
farkındalık ve doğru bilgi ve tecrübeler, hepimize kanserin erken uyarı
işaretlerini tanıma, sağlığımız hakkında bilinçli seçimler yapma ve kanser
hakkındaki korku ve yanlış algılarımıza karşı koyma konusunda güç verir.
Ülkemizde Yürütülen “Kanserde Erken Teşhis”
Programları
Ülkemizde Dünya Sağlık Örgütü tarafınca taranması
önerilen; meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri için, toplumun
kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun olarak tarama programları
yürütülmektedir. Ülke genelinde kanser taramaları; Kanser Erken Teşhis, Tarama
ve Eğitim Merkezleri (KETEM) , Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), Sağlıklı Hayat
Merkezleri (SHM) ve Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) de ücretsiz olarak yapılmaktadır. Erken
teşhiste en önemli faktör, kişinin bu konuda bilinçlendirilmesidir. Erken tanı
için aşağıdaki yöntemler uygulanmaktadır
Meme kanseri tarama programında;
20-40 yaş arası kadınlara; verilen eğitimlerle ayda bir kendi kendine meme
muayenesi yapmaları, meme kanseri belirtilerden biri görüldüğünde ise vakit
geçirmeden doktora başvurmaları gerektiği öğretilmektedir. Ayrıca iki-üç yılda
bir sağlık kuruluşlarında meme muayenesi olunmalıdır.
40-69 yaş arası kadınlar ; Ayda
bir kendi kendine meme muayenesi yapılmalı , yılda bir sağlık kuruluşlarında
meme muayenesi olunmalı ve iki yılda bir
mamografi çektirilmelidir.
Kalın bağırsak kanseri taramaları, 50-70
yaş arasındaki kadın ve erkeklere 2 yılda bir gaitada gizli kan testi (GGT)
yapılmakta , 10 yılda bir kolonoskopi önerilmektedir. Ailede kalın bağırsak
kanseri öyküsü olanlarda ise tarama 40 yaşından itibaren yapılmaktadır. Dışkıda
gizli kan saptanıp kolonoskopi yapılan kişilerde henüz kanserleşmemiş polip
halindeki tümörler tespit edilerek kanser gelişmesi önlenebildiği gibi, kanser
gelişmiş olan olgularda da erken teşhis ile ölüm oranları azaltılmaktadır.
Rahim ağzı kanserleri taramaları, 30
- 65 yaş arası tüm kadınlarımıza 5 yılda bir HPV-DNA ve smear testi
yapılmaktadır.
Tüm bu tarama programlarımızda tarama
sonrası pozitif
çıkan kişilerin tanı ve tedavisi için Kanser Dairesi Başkanlığı’nca 81 il’e
yönelik hastaların yönlendirileceği ve tanıdan tedaviye Avrupa Birliği
kriterleri çerçevesinde hizmetler veren merkezlere gönderilmektedir.